BİR/İM/İZ
ya da
Kraliçe Çıplak
Emel Karakozak, “BİR/İM/İZ” serisiyle kadın bedeni üzerinden bizleri yeni bir yolculuğa çıkarıyor. İnsanın çoğalarak yalnızlaştığını, soyunarak örtündüğünü ve susarak nasıl çığlık attığını işaret ediyor fotoğraflarında. Beyazın sonsuzluğuna güvenle bırakıyor, ödünç aldığı bedenlerini. Yaşam ve ölümün aynı anda anlatıldığı çift kutuplu fotoğraflarıyla, post-minimalist bir söylemin, yer yer geleneksel formlarla aşık atan melez bir dışavurumunu sunuyor bizlere Karakozak. Bir kadının bedenine düşen ışıktan, bedenin fotoğraf için yeniden varoluşuna giden yolda üretiyor yapıtlarını. Işıkla dantel işliyor ve çıplak beden, motifini
yolda buluyor.
Emel Karakozak, “BİR/İM/İZ”de bir yandan geleneksel nü fotoğrafına selam veriyor; diğer yandan da çekirdek model olarak kadın gövdesini kullandığı halde, cinsiyeti adeta fotoğrafın içinde eriterek melez bir ırkın doğumunu bizlere müjdeliyor. Gövde, dokuya dönüşüp fotoğrafın yüzeyi ile yer değiştiriyor. Daha da önemlisi, çoğalırken parçalanan bedenler, yepyeni bir estetik duruşun habercisi oluyorlar.
Emel Karakozak, varlıktan önce her şeyin bir embriyo olduğunu, çoğalarak büyüdüğümüzü ve yine aynı biçimde yalnızlaştığımızı fotoğrafları üzerinden hepimize bir kez daha hatırlatıyor. Her şeyin birbirine benzediği dünyamızda başıboş ruhlara annelik yapıyor: Onları döllüyor, doğuruyor, emziriyor ve görüntülerin uzayına fırlatıyor. Adeta bir çiçekdürbününün içinde kırılmaların, yansımaların, birleşip kopmaların masalını anlatıyor. Ve bu masallar genetik bir kod olarak işleniyor hücrelerimize.
Nerede eksilip nerede çoğaldığımızı, nerede ayrılıp nerede buluştuğumuzu, nerede kaybolup, nerede bulunduğumuzu yeniden sorgulamak için; yani kısacası varoluşumuzu yeniden düşünmek için izleyicilerine bulunmaz fırsatlar veriyor Emel Karakozak’ın fotoğrafları…
Merih Akoğul
Küratör